23 Aralık 2016 Cuma

10 Kasım'da Bir Kaymakam ve Bir Korsan

ÇAVUŞBIUR 10 Kasım'da bir Kaymakam ve bir Korsan Bekledim.
Nasılsa geçti gitti denecek miydi, bekledim. Yaşananlar üzücüydü! 
Günün hengamesine kendini kaptıranlara hatırlatmak istedim. 
10 Kasım'dı. Lâpseki İÇDAŞ Anadolu Mesleki Teknik Lise'de yapılan Atatürk'ün ölümünü anmadaydık.Ne olup bittiğini görmek istediğimden en arkada oturmayı tercih ederim.
İmam Hatipli öğrenciler, eldeki imkânlarla, zor sahne şartlarında, kendilerince ciddi sayılacak bir oyun sahnelediler.Başı açık kapalı ya da peruk takılı kızlar, matem rengi siyaha bürünmüştü.Erkeklerde dikkat çeken, saflık ve temizlik ifadesi beyaz gömleklerdi. Gösteri bitti. Bir öğretmen hanımefendi, sonradan anladığımıza göre teşekkür için kürsüye geldi.O da ne? İzleyicilerden biri sahneye fırladı. 
Yaşını başını almış biri üstelik.
Atalarımız ne güzel söylemiş: Akıl yaşta değil baştadır.
Neyse...
Adamcağız başladı konuşmaya.
Atatürk'ü konuşuyor, ama saplantılı bir siyasetin ön yargısı ve alt yapısıyla. Bir karşıtlık gizli tepkiyle konuşuyor! Muhatabı nedense herkes ve devlet! Hele de 3-4 kişi alkışlamaz mı? Salonda ayaktakilerle birlikte 110-120 insan var. 
Sinir tepemde, ama ben Çavuş'um. 
Bir de programı bilmiyorum ve müdahale benden önce birilerine düşer. Adam konuşmuyor, saçmalıyor. Müdahale edecek biri nihayet ortaya çıktı. 
Yerel olmayan biri!
Durumdan vazife çıkaran kaymakam Tahir Şaşmaz, yanına giderek, adamı nezaketle aşağı davet etti.
Adam hiç mi hiç oralı değil! Kaymakam ısrar ediyor bir yandan, adam konuşuyor öte yandan.
Kalktım ayağa.
Kaymakam'ın yalnız olmadığını söyleyeceğim, in aşağı diyeceğim; başkalarının, özellikle anma günleri berbatlaştırılan gençlerin tepkisinden çekiniyorum;tahrik olurlar mı sorusu kafamda dönüyor. 
ÇAVUŞBIUR 10 Kasım'da bir Kaymakam ve bir Korsan Bekledim. Nasılsa geçti gitti denecek miydi, bekledim. 
Yaşananlar üzücüydü!
Günün hengamesine kendini kaptıranlara hatırlatmak istedim.
10 Kasım'dı. Lâpseki İÇDAŞ Anadolu Mesleki Teknik Lise'de yapılan Atatürk'ün ölümünü anmadaydık. Ne olup bittiğini görmek istediğimden en arkada oturmayı tercih ederim. İmam Hatipli öğrenciler, eldeki imkânlarla, zor sahne şartlarında, kendilerince ciddi sayılacak bir oyun sahnelediler. Başı açık kapalı ya da peruk takılı kızlar, matem rengi siyaha bürünmüştü. Erkeklerde dikkat çeken, saflık ve temizlik ifadesi beyaz gömleklerdi. Gösteri bitti. Bir öğretmen hanımefendi, sonradan anladığımıza göre teşekkür için kürsüye geldi. O da ne? İzleyicilerden biri sahneye fırladı. Yaşını başını almış biri üstelik. Atalarımız ne güzel söylemiş: Akıl yaşta değil baştadır.
Neyse...
Adamcağız başladı konuşmaya. Atatürk'ü konuşuyor, ama saplantılı bir siyasetin ön yargısı ve alt yapısıyla. Bir karşıtlık gizli tepkiyle konuşuyor! Muhatabı nedense herkes ve devlet! Hele de 3-4 kişi alkışlamaz mı? Salonda ayaktakilerle birlikte 110-120 insan var. Sinir tepemde, ama ben Çavuş'um.
Bir de programı bilmiyorum ve müdahale benden önce birilerine düşer. Adam konuşmuyor, saçmalıyor. Müdahale edecek biri nihayet ortaya çıktı. Yerel olmayan biri! Durumdan vazife çıkaran kaymakam Tahir Şaşmaz, yanına giderek, adamı nezaketle aşağı davet etti. Adam hiç mi hiç oralı değil! Kaymakam ısrar ediyor bir yandan, adam konuşuyor öte yandan. Kalktım ayağa.
Kaymakam'ın yalnız olmadığını söyleyeceğim, in aşağı diyeceğim; başkalarının, özellikle anma günleri berbatlaştırılan gençlerin tepkisinden çekiniyorum; tahrik olurlar mı sorusu kafamda dönüyor. Kaymakam beyin ısrarı birkaç dakika sürdü. Adam anlamıyor! Üzücüydü. Üzücüydü; Çünkü bir mülki amirin rica ve nezaketi önemsenmiyordu; Çünkü o adam kendini Atatürkçü gösteriyordu. O vatandaş gibilere söyleyeceğim şudur ki; Atatürk sizden rahatsızdır, çünkü onu yanlış anlıyor ve anlatıyorsunuz.
Neyse... Adam az daha kalsa, Kaymakam Şaşmaz'ı bilmem de sabrı tükenen Çavuş yaka paça indirebilirdi.
 KAYMAKAM VE DEVLET...

Öyle konumlar vardır ki; Bir şahsın kimliğinde makam ve devlet ortaya çıkmalıdır; Kaymakam hakkını verdi. Toplantı sonrası, Sayın Şaşmaz adamı aldı, okul müdürünün odasına götürdü. Kaymakam bey oradakilerin huzurunda, yine nezaketini bozmadan, ama yapılanın yanlışlığını ortaya koyarak, devleti, okulu, töreni, anmayı özetleyerek, adama dersini verdi; Sonra da kapı gösterildi. O vatandaş ve benzerlerine söyleyeceğim şudur: "Atatürk düşmanlığı" ile "Tayyip düşmanlığı" arasında bize göre bir fark yoktur. "Atatürk yalakalığı" i le "Tayyip yalakalığı" arasında da bir fark yoktur. Yazacağız. Hele de İslam yalakalığı yapanlar... Biraz bekleyin, size söyleyeceğim de çok fazla birikti. Neyse... Gençlerin de öğretmenlerin de hakkını teslim edelim. Kısa geçeceğim. Elden geldiğince, duygulu bir Atatürk'ün ölüm sahnesi işlendi. Doktorların; "Elimizden bir şey gelmiyor" deyişleri... Dokunaklı bir sesten söylenen yanık ezgili "Çalsın Davullar Türküsü"... Kılıç Ali ve Salih Bozok sahneleri... Emeği geçenlere teşekkür ederiz.
ATATÜRK'ÜN BABASINA KÜFÜR Kısaca...
Kılıç Ali, üç "Kel Ali"den biridir. O Kılıç Ali'nin iki oğlundan biri, efsane Galatasaraylılardan ve milli takımın hem oyuncusu hem hocası rahmetli Gündüz Kılıç'tı.
Diğer bir oğlu da geçtiğimiz günlerde vefat eden ve gazetecilik mesleğine, günümüzdeki çağdaş anlayışla yenilikler getiren, günümüzdeki uygulamaların birçoğunda imzası olan, Basın Yayın Genel Müdürlüğü de yapmış bir gazeteci büyüğümüz, Altemur Kılıç'tı. Atatürk'ün yakın çalışma arkadaşı Salih Bozok'un intihar teşebbüsünü de sahneye almışlardı. Heyecanlı bir hanım kızın sesinden "Doktor bulamadı bana ilacı" türküsü okundu. Tek eksik halktı. Lâpseki'nin bir gösteri salonuna ihtiyacı açıktır. Yeni belediye binasında olacak inşallah. Katkısı olanlara teşekkür ederiz. O Atatürk'tü...
Rütbe önemli değil, Mustafa Kemal olarak savaştı, bir siyasetçi olarak vefat etti. Bazı siyasi kararlarından dolayı istismarcılar halkımızı kandırmakla meşguller. Neden ki? Toplum mühendisliği böyle bir şeydir işte! Karşıtlıklar oluşturmak, yeni 15 Temmuzlar üretmek...
Hatta... Ebu Leheb Ebu Cehil gibiler için bile, öldükten sonra kötü söyletmeyen peygamber efendimizin sözüne rağmen... Sahte belgelerle, hem Atatürk'e hem de ölmüş anasına bile sataşıldı. İlkokul öğrencisi Atatürk'ün babasına küfretti; Daha yeni, geçtiğimiz günlerde...
Yazacağız. Ey temizliği ve saflığı hep aleyhine kullanılan ve algı operasyoncuları ile simsar dinciler tarafından dini istismar edilen milletim! Daha yazacağım sizlere... Ya da yazmayayım mı? Rahatsızlık mı veririz?
Eee... istiyorsanız... Siz de bize yazın veya bildirin o zaman... Haber verin o zaman... İlgileniyorsanız yazalım.aymakam beyin ısrarı birkaç dakika sürdü. Adam anlamıyor! Üzücüydü. Üzücüydü; Çünkü bir mülki amirin rica ve nezaketi önemsenmiyordu; Çünkü o adam kendini Atatürkçü gösteriyordu. O vatandaş gibilere söyleyeceğim şudur ki; Atatürk sizden rahatsızdır, çünkü onu yanlış anlıyor ve anlatıyorsunuz. Neyse... Adam az daha kalsa, Kaymakam Şaşmaz'ı bilmem de sabrı tükenen Çavuş yaka paça indirebilirdi.

KAYMAKAM VE DEVLET... Öyle konumlar vardır ki; Bir şahsın kimliğinde makam ve devlet ortaya çıkmalıdır; Kaymakam hakkını verdi.
Toplantı sonrası, Sayın Şaşmaz adamı aldı, okul müdürünün odasına götürdü. Kaymakam bey oradakilerin huzurunda, yine nezaketini bozmadan, ama yapılanın yanlışlığını ortaya koyarak, devleti, okulu, töreni, anmayı özetleyerek, adama dersini verdi; Sonra da kapı gösterildi. O vatandaş ve benzerlerine söyleyeceğim şudur: "Atatürk düşmanlığı" ile "Tayyip düşmanlığı" arasında bize göre bir fark yoktur. "Atatürk yalakalığı" i le "Tayyip yalakalığı" arasında da bir fark yoktur. Yazacağız. Hele de İslam yalakalığı yapanlar... Biraz bekleyin, size söyleyeceğim de çok fazla birikti. Neyse...
Gençlerin de öğretmenlerin de hakkını teslim edelim. Kısa geçeceğim. Elden geldiğince, duygulu bir Atatürk'ün ölüm sahnesi işlendi. Doktorların; "Elimizden bir şey gelmiyor" deyişleri... Dokunaklı bir sesten söylenen yanık ezgili "Çalsın Davullar Türküsü"...
Kılıç Ali ve Salih Bozok sahneleri...
Emeği geçenlere teşekkür ederiz. ATATÜRK'ÜN BABASINA KÜFÜR Kısaca...
Kılıç Ali, üç "Kel Ali"den biridir. O Kılıç Ali'nin iki oğlundan biri, efsane Galatasaraylılardan ve milli takımın hem oyuncusu hem hocası rahmetli Gündüz Kılıç'tı. Diğer bir oğlu da geçtiğimiz günlerde vefat eden ve gazetecilik mesleğine, günümüzdeki çağdaş anlayışla yenilikler getiren, günümüzdeki uygulamaların birçoğunda imzası olan, Basın Yayın Genel Müdürlüğü de yapmış bir gazeteci büyüğümüz, Altemur Kılıç'tı.
Atatürk'ün yakın çalışma arkadaşı Salih Bozok'un intihar teşebbüsünü de sahneye almışlardı. Heyecanlı bir hanım kızın sesinden "Doktor bulamadı bana ilacı" türküsü okundu. Tek eksik halktı. Lâpseki'nin bir gösteri salonuna ihtiyacı açıktır. Yeni belediye binasında olacak inşallah. Katkısı olanlara teşekkür ederiz.
O Atatürk'tü...
Rütbe önemli değil, Mustafa Kemal olarak savaştı, bir siyasetçi olarak vefat etti. Bazı siyasi kararlarından dolayı istismarcılar halkımızı kandırmakla meşguller. Neden ki?
Toplum mühendisliği böyle bir şeydir işte! Karşıtlıklar oluşturmak, yeni 15 Temmuzlar üretmek... Hatta... Ebu Leheb Ebu Cehil gibiler için bile, öldükten sonra kötü söyletmeyen peygamber efendimizin sözüne rağmen... Sahte belgelerle, hem Atatürk'e hem de ölmüş anasına bile sataşıldı. İlkokul öğrencisi Atatürk'ün babasına küfretti; Daha yeni, geçtiğimiz günlerde...
Yazacağız. Ey temizliği ve saflığı hep aleyhine kullanılan ve algı operasyoncuları ile simsar dinciler tarafından dini istismar edilen milletim! Daha yazacağım sizlere... Ya da yazmayayım mı? Rahatsızlık mı veririz?
Eee... istiyorsanız... Siz de bize yazın veya bildirin o zaman... Haber verin o zaman... İlgileniyorsanız yazalım.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder